Agrega |
![]() Yapı Malzemesi Ders Notları Yrd. Doç. Dr. Osman ÜNAL
DOĞAL TAŞLAR VE ÖZELLİKLERİ Doğal taşlar, doğadan çıktıktan sonra ticari olarak işletilebilen en eski inşaat malzemeleridir. Tarih boyunca insanoğlu tarafından yapılarda ve anıtlarda güzelliği ve dayanıklılığı sebebiyle kullanılmıştır. Zamanla kullanımı artan doğal taşlar günümüzde özellikle inşaat, kaplama, döşeme, heykelcilik, yol yapımı, porselen ve cam sanayi (kuvars), optik sanayi ve süs eşyalarının yapımında kullanılmaktadır... Jeoloji bilimi içinde mineroloji MİNERALLERİ, petroloji ise KAYALARI inceleyen bilim dalıdır. Yeryüzü kaya kitlelerinden oluşmaktadır. Mineraller ise kaya kitleleri içinde bulunan, kararlı, özellikleri değişmeyen inorganik kimyasal elementler veya kompleks bileşiklerdir. Kaya ve minerallerin tanımlanması en iyi şekilde fiziksel özelliklerine göre yapılır.Bu özelliklerden bazıları; Sertlik, Özgül ağırlık, Kristal yapısı, Dilimlere ayrılabilme, magnetik, elektriksel ve ısı iletkenliği sayılabilir. Ayrıca kimyasal ve optik özellikleri de dikkate alınabilir. Çoğu mineraller kristal yapıya sahip olup 7 değişik kristal yapı şekillerinde bulunurlar. Taşlar (kayaçlar) bir veya birkaç mineralin bir araya gelmesiyle oluşan mineral topluluklarıdır. Bir kayaç tek bir mineralden oluşacağı gibi (ör: kireçtaşı bir kayaçtır ve sadece kalsit mineralinden oluşmuştur), bir kaç mineralin bir araya gelmesiyle de oluşabilir. (ör: granit bir kayaçtır ve kuvars, feldspat, mika, opak gibi minerallerden meydana gelmiştir). Buna göre mineraller metalik ve metalik olmayan mineraller olarak 2 ye ayrılabilir. Metalik mineraller bakır, kurşun, altın, gümüş, demir, aliminyum vb., Metalik olmayan mineraller ise kükürt, grafit, kalsit, alçıtaşı, barit, kuvartz gibi. Kayaçlar stabil olmayıp çoğu zaman kil, kum, çakıl ve toprak haline dönüşürler. Taş ocaklarından, homojen atmosfer etkilerine dayanıklı teknolojık özellikleri bakımından yapı işlerinde kullanmaya elverişli taşlara "doğal yapı taşları" denilmektedir. Doğal yapı taşlarının kullanım yerleri genellikle temellerde, duvarlarda, kemer ve pencere kornişlerinde, zemin, duvar ve çatı kaplamalarında, agrega yapımında ve taş yünü elde etmede kullanılır. DOĞAL TAŞLARIN SINIFLANDIRILMASI 1-) PÜSKÜRÜK KAYAÇLAR (Mağmatik): Kökeni mağma olan kayaçlardır.Yerin derinliklerinde akkor (erimiş) haldeki mağmanın yerin içinde veya yüzeye yakın derinliklerde yada yüzeyde soğuyarak katılaşması ile oluşan kayaçtır. Mağmatik kayaçlar yapıları, mineral içerikleri ve oluşumlarına göre sınıflandırılabilir. Hafif mineralleri fazla olanların renkleri açık, özgül ağırlıkları 2.6-2.7 olanlara ASİDİK KAYA, Demir-magnezyumu minerali bakımından zengin, koyu renkliözgül ağırlığı 3 den büyükolanlar BAZİK KAYA adını alır. Mağmatik kayaçların yapıları, ince ve kaba kristalli olabileceği gibi amorf yapıda olanları da vardır. Lav şeklinde yeryüzüne çıkmaya çalışan mağma yeryüzü kabuğu altında donarsa DERİNLİK kayaçları, yeryüzüne ulaşıp kristalleşirse yüzey kayaçları meydana gelir. Derinlik kayaçların en önemlileri GRANİTtir. Bu Tip Kayaçlara Örnek Olarak ; Granit: Genellikle açık renkli olup %60 oranında potasyum feldspat, %30 kuvartz, mika minerallerinden oluşur. Granit sert ve dayanıklıdır. Yoğunlukları 2600~2800 kg/m3 arasındadır. Basınç dayanımları 1600~2400 kg/cm2tür.Kolay yarılabildiğinden merdiven basamağı, moloz taşı, kaba yonu taşı, döşeme kaplamaları kaldırım ve bordür taşı ve mıcır imalinde kullanılır. İyi cila tutar. Yoğunlukları 2600~2800 kg/m3 arasındadır.Basınç dayanımları 1600~2400 kg/cm3 tür. Diorit: Gri, koyu yeşil ve beyaz renklerde bulunan granit grubu bir taşdır. Bünyesinde garnitten başka minerallerde vardır. Gabro:Rengi koyu gridir.Mavimsi ve yeşilimsi renkte olabilir..Mineralojik birleşiminde her ne kadar kuvars yoksa da bazı durumlarda bulunabilir.İşlenebilir,cila tutar Porfirler: Genellikle kırmızı ve yeşil renkli olurlar. Kaldırım taşı ve mıcır olarak kullanılırlar. Bunlarda kendi aralarında sınıflara ayrılır. · Andezit: Porfirlerin yeni zamanda oluşmuş cinsleridir.Volkanik dağlarda bulunur. İyi bir yapı taşıdır. Kesme taş halinde kullanılır. Çok az kuvars içerir. Minarolojik bakımdan andozit riyolit-bazalt arasıda yer alır. · Bazalt: Renkleri koyu gri ve siyahtır. Çok sert ve ağır taşdır. Temellerde, yol, köprü ve rıhtım gibi yerlerde kullanılır. · Lavlar : Mağmanın yeryüzüne çıktıktan sonra sertleşmesi sonucu oluşan lavlar, sert olup püskürme sonrası kütlelerin soğuması ile volkanik curüflar meydana gelir. Çok gözenekli olanlara volkanik tüf adı verilir. Bazalt lavları sert olduğundan yapı taşı olarak kullanılır. Çimentoda kullanılan TRASS volkanik tüftür. 2-) TORTUL KAYAÇLAR ( Sedimanter): Mevcut taşların zamanla dış tesirlerle ufalanmaları, sonradan birbiri ile karışarak tabii bir bağlayıcı ile yeniden sertleşmesi sonucu oluşan kayaçlardır. Bu tip kayaçlar sedimantasyon (çökelme )olayı sonucu meydana gelmişlerdir. Mineral ve taş parçalarının değişik yollarla taşınarak bir yerde çökelmesi ile oluşur. Konsolite olmamış kum veya çamur sediment, konsolide olmuşları sedimamter kaya adını alır. Sedimanter kayaçlar tabakalar halinde oluşur ve içlerinde organik maddeler, fosiller bulunabilir. Bu tip kayaçlara örnek olarak ; Kalker: Kalsiyum karbonattan (CaCO3) oluşur. İçinde yer alan maden oksitlerin etkisi ile değişik renkte görünür. Geçirdiği oluşum sırasında yapısında çatlak ve kırıklar oluşur. Bu kırıklara başka maden oksitler dolunca ilginç desenler görülür. Sertlik derecesi 3 olup kolay kesilip işlenir. Saf kalkerin özgül ağırlığı 2700kg/m3 tür. Çok iyi cila tutar. Yapıda moloz taşı,yonu taşı, kaplama taşı,kırılarak mıcır taşı olarak kullanılırlar. Treverten: Yüksek ısılı ve kalsiyum bikarbonatlı mağma suyunun yer yüzüne çıkışı sırasında karşılaştığı basınç ile oluşur. Oluşumu sırasında içinde bulunan bitki kök ve yapraklarının zamanla çürümesi sonucu boşluklar oluşur. Kalker tüfü grubundan olup gözenekleri büyüktür. Bu boşluklar kendi tozu ile yapılan dolgu malzemesi ile doldurulur. Genellikle dış mekanlarda kaplama işinde kullanılır. Dolamit: Doğadaki rengi genellikle beyaz olup Mg ve CaCO3' den oluşmaktadır. Kalkerden daha sert bir taştır. Asitlerden zor etkilenir. Alçı Taşı : Suda daha fazla çözündüğü için yapının su ile temas eden yerlerinde kullanılmaz.Renkleri beyazımsı, sarımsı ve saydam olabilir.Jips adı verilen bu taş CaSO4 ve 2H2O 'dan oluşur. Sertlik derecesi 2’ dir. Kolay işlenebilir. Arduvaz : Siyah ve koyu gri renkli, sık ve homojen dokulu, içerisinde prit billurları bulunur. Parlayan bir taş olup gözeneksiz olanları yapı işlerinde kullanılır. Dona ve yüksek ısıya dayanıklıdır. İznik civarında bulunur. Killi Şist: Sarı, yeşilimsi,gri, mavimsi ve siyah renklerde olur.Tabakalı,sert ve dayanıklıdır. Kaplama işlerinde kullanılır. Konglomeralar: İrili ufaklı taş parçalarının tabii bir bağlayıcı ile birleştirilmesi sonucu oluşur. Kum taşının silika, kireç veya demiroksit ile yapışması sonucu oluşur. Silika ile yapışmış olanları çok dayanıklıdır. Kaba taneli olanlara konglomera, ince taneli olanlara kumlu şeyl adı verilir. Şeyller ince taneli olduklarından suyu zor geçirler. Çimento üretiminde kullanılabilir. 3-) BAŞKALAŞMIŞ KAYAÇLAR (Metamorfik): Mağmatik ve sedimanter kayaçların; sıcaklık, basınç, gerilme (stress basıncı) ve kimyasal aktivitesi olan sıvıların etkisi altında kalarak değişmeleri sonucu oluşur. Kristalsiz bir yapıya sahip olan tortul taşlar ısı ve basınç etkisiyle kristal bir yapıya dönüşürler. Bu tip kayaçlara örnek olarak; Mermerler: Ufak ve iri taneli kalsit veya dolamit kristallerinden oluşan bir kayaçtır. Mermerler %95 kalsit, az miktarda silis, silikat ve demir oksit gibi minerallerden oluşur. Mohs sisteminde kalsitin sertliği 3.0 , dolamit’in sertliği 3.5-4.0 arasındadır. Buna göre mermer orta sertliktedir. Binaların iç kısımlarında, merdiven basamaklarında , döşeme kaplamalarında, banyo ve mutfak gibi ıslak mekanlarda kullanılabilir. Bunun yanında süs eşyası ve mezar taşı yapımında kullanılır. Gnays: Gnays'lar çekiçle vurulduğunda cm veya dm kalınlıkta levhalara yada prizmalara bölünebilirler. Ayrılma (bölünme) mika yüzeyleri boyunca orta ve iri taneli kuvars ve feldspatlardan oluşan ileri derecede değişime uğramış metamorfik kayaçtır. Tabakalı yapıya sahip olup dondan etkilenir, kaldırım taşı veya kırmataş olarak kullanılır. Yapı Taşlarının Şekillerine Göre İsimlendirilmesi1-) Moloz Taş: Hiç düzeltilmeden ve işlenmeden kullanılan taşlar bu sınıfa girer. 2-) Kaba Yonu Taş:Bir yüzeyleri murç ve madırga ile düzeltilir. Düzeltilen yüzeylerin pürüzleri 1cm yi geçmemelidir. Dekoratif amaçla kullanılan taşlarda kenar düzeltilip orta kısım kabarık bırakılabilir. Düzeltilen yüzeyler dikdörtgen olabileceği gibi altıgen şeklinde de yapılabilir. 3-) İnce Yonu Taş: bu taşların 1-3 yüzeyleri kalem, tarak vb ile gönyede olarak işlenir. Düzeltilmiş yüzeyde pürüz 2-3 mm yi geçmemelidir. 4-) Kesme Taş: Altı yüzeyi muntazam olarak kesilmiş ve düzeltilmiş, kalınlıkları 8-10 cm olan taşlardır. Yapı Taşlarının Genel Kullanım Yerleri: 1-)Kemer, pencere kornişi, duvar harpuştası => Özel işlemeli 2-) Zemin, duvar ve çatı kaplamaları => İnce plaka halinde, cilalanarak kullanılır. 3-) Duvarcılıkta => Moloz taş 4-) Temel beslemesinde => Blokaj taş 5-) Demir yolarında => Balast 6-) Beton ve bitümlü yol inşaatında => Kırma taş 7-) Filler => Taş unu Taş Deneyleri - Birim ağırlık- Özgül ağırlık - Porozite - Kompozite - Su emme - Dona dayanım - Mukavemet (basınç dayanımı) - Eğilme mukavemeti - Aşınma - Çarpma (sademe) - Kesme mukavemeti TAŞLARIN ELDE EDİLMESİ1-)Toplama Taşlar:Erozyona uğramış taşlardır.Rüzgar ve sular etkisi ile yüzeyleri köşesiz ve kaygan taşlardır.İnşaat malzemesi olarak kullanımı zordur.Yüzeylerinin kaygan olması harca yapışmasını zorlaştırır.Bahçe duvarı,blokaj dolgu gibi yerlerde kullanılır. 2-)Ocak Taşları:Yer altında kalmış kaya damarlarının açılarak taş ocağı haline getirilmesi ile elde edilen taşlardır.Hemen yanında taş işleme atölyesi vardır.Taş ocakları yönetmeliği ilk olarak 1865 'te başlamıştır. *Ayırma Yöntemi:Doğrudan doğruya küçük el aletleriyle ana kayadan küçük parçalara ayrılmasıdır. *Kamalama Yöntemi:Matkapla delerek ana kayadan ayırma işlemidir. *Parçalama Yöntemi:Matkapla delerek dinamit yerleştirilir.Patlama ile kaya parçalanır.Parçalanan taşlar taş ocaklarında işlenir.Ocaktan çıkarılan taşın yapısı CaOH havanın CO2 alarak havaya su verir.Böylece nemini kaybeden taş sertleşir. CaOH’in işlenmesi kolay olup CaCO3 sertleştiği için işlenmesi zordur.
Taşların ÖzellikleriKargir yapılarda kullanılan taşlar homojen, sert, damarsız, yoğun hava etkilerine, dona dayanıklı, ocak nemini kaybetmiş, darbelere dayanıklı ve harca iyi yapışacak nitelikli olmalıdır. özgül ağırlıkları =2,5gr/cm3 su emmeleri %1,8 den küçük olmalıdır. Kalker türünde taşlar fazla ateş altında olan yerlerde kullanılmazlar. Su emmeleri %1,8 den büyükse dona dayanıksızdır.Harcı kurutur ve harcın suyunu emer. Yontma işlerde kullanılacak taşlar ince taneli kolay işlenebilir olmalıdır. Kalker traverten 350kg/cm2 min. basınç mukavemetine sahiptir. Darbe dayanımı 6kg/cm2 den küçük olmamalıdır.Çekme mukavemeti min.30-60 kg/cm2 olmalıdır. Taş duvarın kalınlığı ;taşın niteliği, harcın niteliği, işleme şekline ve taş duvarın yüksekliğine bağlı olarak taşın yük taşıma ortamı düşünülmektedir. Granit;1200kg/cm2 ye kadar basınç mukavemetine dayanabilir. DOĞAL TAŞLARIN ÜRETİMİDoğal taşların işlenmesinde ilk olarak taşın ocaktan blok olarak çıkma işlemi yapılır.Blok taş ocaktan alınmadan önce yüzeyindeki örtü tabakasının temizlenmesi gerekir. Şematik Olarak Doğal Taş Üretim Aşamaları: Arama ve işletmeye başlama * Açık veya yeraltı işletme yöntemleri ile blok üretimi * Ocakta stok * Nakliyat * Blok Düzeltme(sayalama) * Taşın Makinada, kullanılacak şekle getirilmesi * Ebatlama * Cilalama * Ürün stoku * Piyasaya arz(sunum) 2.1 AGREGALAR Betonun mutlak hacminin yaklaşık % 75’ini oluşturan agregalar, mineral kökenli ve 100 mm’ye kadar çeşitli tane büyüklüklerinde kırılmamış veya kırılmış tanelerin yığınıdır. Agregalar: · Kaynaklarına göre, doğal ve yapay olmak üzere iki, · Özgül ağırlık veya birim ağırlıklarına göre normal, hafif ve ağır agregalar olmak üzere üç, · Tane büyüklüklerine göre ise ince ve iri agrega olmak üzere iki sınıfa ayrılırlar. Doğal agrega, taş ocaklarından, nehirlerden, denizlerden, teraslardan ve göllerden elde edilen kırılmış veya kırılmamış yoğun yapılı agregadır. Yapay agrega ise yüksek fırın cürufu gibi sanayi ürünü olan kırılmış veya kırılmamış agregalardır. Yoğunluğu 2000 ile 3000 kg/m3 arasında olan agregalar Normal agrega, yoğunluğu 2000 kg/m3’den küçük olanlar hafif agrega, yoğunluğu 3000 kg/m3 den büyük olan agregalarda ağır agrega şeklinde tanımlanır. Tane büyüklüğü 4 mm’den küçük olan agregalar “ince agrega”, tane büyüklüğü 4 mm’den büyük olan agregalar ise “iri agrega” olarak tanımlanır. 2.1.1. Agregaların Özellikleri İyi bir beton üretimi için agregalarda bulunması gereken şartlar şunlardır [1]. 1. Tane dağılımı (granülometrik bileşim) TS 706’nın gereklerini yerine getirmelidir. Boşluksuz bir beton karışımı elde edilmesine elverişli olmalıdır. 2. Tane şekli kübik olmalıdır. Şekilce kusurlu (yassı ve uzun) taneler içermemelidir. 3. Tane dayanımı, istenen özellikte bir betonun yapımı için yeterli olmalıdır. Sert, dayanıklı ve boşluksuz olmalıdır. Aşınmaya dayanımlı olmalıdır. 4. Sık sık donma-çözülme etkisinde kalan betonlar için kullanılan agrega, dona dayanıklı olmalıdır. 5. Kil, silt, mil ve toz gibi beton dayanımını ve aderansı olumsuz etkileyen zararlı maddeler içermemelidir. 6. Organik kökenli ve hafif maddeler içermemelidir. 7. Beton ve betonarmenin durabilitesini olumsuz yönde etkilememelidir. Agregalar sertleşmiş betonda zararlı hacim artışına ve bu nedenle tahribata neden olabilen sülfatlar, donatı korozyonuna neden olabilecek bazı tuzlar ve klorür içermemelidir. 8. Betonda alkali silika reaksiyonuna neden olabilecek aktif silisleri içermemelidir 2.1.1.1. Agreganın Fiziksel Özellikleri Agreganın Porozitesi : Agrega tanelerinde bir miktar boşluk bulunması doğaldır. Agrega tanelerindeki boşluk su emme deneyi yapılarak belirlenir. Buna göre kurutulmuş iri agrega tanelerinden W ağırlığında (2-5 kg arasında) malzeme alınarak 24 saat su içinde bırakılır. Bir havlu ile tanelerin yüzeyinden su alınır ve taneler böylelikle kuru yüzey doygun duruma getirilir. Bu tanelerden W1 ağırlığında malzeme alınarak etüvde kurutulur. Kurutulan malzemenin W0 ağırlığı bulunur. O halde agreganın ağırlıkça su emme miktarı (W1-W0) / W0 ifadesiyle % cinsinden bulunur. Agreganın porozitesi (P) ise, agreganın gr/cm3 cinsinden özgül ağırlığı, W1 ve W0 gr. cinsinden ağırlıklar olduğuna göre; P=((W1-W0)/W0)*100 olarak ifade edilir. İri agrega tanelerinin porozitesinin küçük olması ile bu tanelerin mukavemetinin yüksek bir değer alması sağlanır. Mukavemeti yüksek olan taneler kullanılarak üretilen betonların mekanik mukavemeti de artırılabilir [2]. Agrega - Su Bağıntısı: Agreganın emdiği su miktarı tanelerin kökenine, yapısına ve granülometri bileşimine bağlıdır. Agrega taneleri arasındaki boşluklarda su dört şekilde bulunur [3]. a) Tamamen kuru taneler: Agrega tanelerinde herhangi bir şekilde hiç su bulunmamaktadır. b) Kuru yüzeyli taneler: Tanelerin içindeki boşluğun bir kısmı su ile doludur, fakat tanenin yüzeyi tamamen doludur. c) Kuru yüzeyli doygun taneler: Tanelerin boşluklarının su ile dolması ve yüzeyinin tamamen kuru olması halidir. (YKSD) d) Islak taneler: Agregadaki boşluklar su ile dolu olduğu gibi yüzeyde de su vardır. ![]()
Şekil 2. Agrega Su Bağıntısı
Agregadaki su miktarı agreganın birim ağırlığına, hatta özgül ağırlığına da etki eder. Birim ve özgül ağırlık doygun kuru yüzey hal için verilir. Agregada boşlukların fazla olması agreganın donma ve çevre etkilerine karşı dayanıklılığını azaltır. Agrega su emme yüzdesinin limiti kum ve çakıl için % 1’dir. Su emme yüzdesi yüksek olan agreganın betonda kullanılması beton dayanımını ve dayanıklılığını azaltır. Agregaların birim ağırlığı, özgül ağırlığı ve kompasitesi ; Birim Ağırlık: Belirli bir hacmi dolduran agreganın ağırlığına birim ağırlık denir. Agregayı kuru halde iken gevşek olarak bir kaba boşaltarak bulunan birim ağırlığa “gevşek birim ağırlık” ve yine kuru iken belli sayıda çubuk darbesi ile sıkıştırılarak bulunan birim ağırlığa ise “sıkışık birim ağırlık” denir. Birim ağırlıktan agrega içindeki boşluk miktarı hesaplanabildiği gibi, özel amaçlar için agreganın uygun olup olmadığı da değerlendirilebilir. Ayrıca agreganın granülometri bileşimi ve kusurlu malzemenin varlığı hakkında fikir vermektedir. Birim ağırlığa etki eden faktörler ; 1. Agreganın granülometrisine bağlı olarak boşluk miktarı değişmektedir. Boşluk miktarının az olması birim ağırlığı arttırır. 2. Kusurlu malzemenin fazla miktarda olması boşluğu arttırdığından birim ağırlığı düşürecektir. 3. Agrega V hacmine sahip bir kalıba yerleştirilirken sarsıntıya maruz bırakılırsa ve çubukla şişlenirse kabı az boşluk bırakarak doldurur. Bu da birim ağırlığın büyük bir değer almasıdır. 4. Agreganın özgül ağırlığının fazla olması agrega ağırlığının büyük olduğunu gösterir. Dolayısıyla birim ağırlık artar. Birim ağırlığı yüksek bir betonun dayanımı, dayanıklılığı ve taşıma gücü fazladır. Beton agregalarının birim ağırlığı 1300 – 1850 kg/m3 arasında değişir. Agreganın sıkışma oranı ne kadar yüksek olursa basınç dayanımı ve dış etkilere dayanımı da o kadar yüksek olur. Özgül Ağırlık : Belli hacim ve sıcaklıktaki bir malzemenin, havadaki ağırlığının aynı hacim ve sıcaklıktaki damıtık suyun havadaki ağırlığına oranıdır. Bu özellik agrega kökeni hakkında bilgi verir ve beton bileşenlerinin hesabında kullanılır. Betonda kullanılacak agreganın özgül ağırlığının 2,2 – 2,7 kg/dm3 arasında olması istenir. Özgül ağırlık, agreganın uygunluğunu belirtir. Düşük özgül ağırlık sağlam olmayan malzemeyi, yüksek özgül ağırlık ise kaliteli betona uygun agregayı tanımlar. Özgül ağırlık beton karışım hesabında, bu hesapların düzeltilmesinde ve beton homojenliğinin zorunluluğu durumlarında gereklidir. Düşük özgül ağırlık agreganın boşluklu ve zayıf olmasına bir işarettir. Agreganın Kompasitesi : Agreganın kompositesi ile birim hacimdeki agregada tanelerin işgal ettiği hacmin toplamı anlaşılmaktadır. Agreganın özgül ve birim ağırlıkları bilinmek suretiyle kompasitesi hesaplanabilir. Agreganın birim ağırlığı her zaman için özgül ağırlıktan küçüktür. Dolayısıyla kompasite birden küçüktür. V toplam hacim, Vd dolu hacim olmak üzere, birim ağırlık, Δ = W/V ve özgül ağırlık δ=W/Vd olduğuna göre komposite k=Δ/δ den Vd/V özgül ve birim ağırlık cinsinden hesaplanabilir. (Δ) birim ağırlık ve (δ) özgül ağırlıktır. Agreganın sıkıştırma işlemine tabi tutulmadan yerleştirilmesi sonucunda kompasite 0,40 – 0,70 arasında değer alır [2]. Agreganın kompasitesinin küçük olması şu zararları meydana getirir ; 1. Üretilen betonun kompasitesi ve mukavemeti düşük olur. 2. Kullanılan çimento miktarı artar. 3. Betonun maliyeti yükselir. 4. Kusurlu malzeme miktarı artar. Bu da işlenebilme özelliğine etki yaparak mukavemetin düşmesine neden olur. 5. Dış etkilere karşı dayanıklılık azalır. 2.1.1.2. Agreganın Mekanik Özellikleri Agregalarda aranılan en önemli özelliklerinden biri mekanik mukavemetleri içerisinde özellikle basınç mukavemetinin yüksek olmasıdır. Agreganın basınç mukavemeti : Basınç mukavemetinin malzemenin porozitesi ile yakın ilişkisi vardır. Porozitenin küçük olması agrega mukavemetini arttırır. Agreganın jeolojik bakımdan durumu bize mekanik mukavemeti ile ilgili kuvvetli fikirler verir. Betonda kullanılacak agreganın basınç dayanımlarının en az 600 kgf/cm2 olması istenir. Agreganın aşınmaya mukavemeti : Yol ve hava meydanlarındaki beton çarpma ve aşınma etkisi altındadır. Betonun bu etkilere dayanabilmesi için yapımında kullanılan iri agreganın aşınmaya ve çarpmaya karşı büyük mukavemete sahip olması gerekir. Basınç dayanımının 1000 kgf/cm2 den az olması halinde, kuşkulu durumlarda veya yapay agregalarda aşınmaya dayanıklılık deneyleri sonuçlarına bakılır. Bilyalı Tanburla (Los angles aşınma cihazı) yapılan aşınmaya dayanıklılık tayini deneyinde 100 devir sonunda %50’den az, darbe ile aşınmaya dayanıklılık tayini deneyinde aşınmaya maruz beton yapımında kullanılacak agregalar için %30’dan, diğer agregalar için ağırlıkça %45’en az kayıp bulunmuş ise, agrega yeterli olarak kabul edilebilir. Deneyler sonunda saptanan kayıpların bu değerlerden büyük olması halinde söz konusu agrega ile beton yeterlik deneyi yapılmalıdır. Camsı agregalar, şistler, marnlı kireçtaşları, iri kristalli taşlar aşınmaya mukavemet gösteremezler. Özgül ağırlığı fazla ve sert olan taşların (bazalt) ise aşınmaya mukavemetleri yüksektir. Aşınmaya karşı mukavemetleri yüksek olan agregaların basınç mukavemetleri de yüksek olur. Agreganın çarpmaya dayanıklılığı: Betonun çarpmaya dayanıklı olmasında, kullanılan agreganın önemli etkisi vardır. Bu nedenle kullanılmadan önce kontrol edilmelidir. Basınç deneyinden pek farklı olmayan çarpma deneyinde agrega çelik bir silindir içine yerleştirilir ve belirli bir mesafeden belirli bir ağırlık belirli sayıda düşürülmek suretiyle malzeme çarpma etkisi altında tutulur. Elekten elenmek suretiyle çarpma etkisi altında agreganın dayanıklılığı hakkında fikir edinilebilir [2]. 2.1.2. Agregaların Sınıflandırılması Betonun ana iskeletini oluşturan agrega beton hacmi içinde yaklaşık olarak % 60 – 80 yer işgal eder. Betonda kullanılacak agregaların bazı önemli özelliklere sahip olması zorunludur. Agrega suyun etkisi altında yumuşamamalı, dağılmamalı, çimentonun bileşenleri ile zararlı bileşikler meydana getirmemeli ve donatının korozyona karşı korunmasına tehlikeye düşürülmemelidir. Agrega kullanma şekli ve amacına göre, granülometrisi, tane şekli, tane dayanımı, aşınma direnci, donmaya dayanıklılığı ve zararlı maddeler bakımından standartlarda öngörülen limitler içerisinde olmalıdır. O halde bu özellikleri sağlaması açısından agrega çeşitlerini tanımada fayda vardır. Agregalar genel olarak, elde ediliş şekillerine, birim ağırlıklarına, boyutlarına, tane şekline, yüzey dokusuna, kaynaklarına, jeolojik ve mineralojik yapılarına göre sınıflandırılabilmektedir[2]. 2.1.2.1. Elde Ediliş Şekillerine Göre Agregalar Doğal Agregalar; Akarsu yatağı, deniz, buzul ve teras agregaları olarak gruplandırılırlar. Bu agrega grupları içinde en yaygın kullanılan akarsu yatağından elde edilen agregalardır. a) Dere agregaları : Akarsu yataklarındaki agrega ocakları en çok rastlanan ve en fazla arzu edilen kaynaklardır. Çünkü; · Taneler genellikle yuvarlaktır. · Aşınma sırasında malzeme içindeki yumuşak ve zayıf taneler elemine edilir. · Sürükleme ile meydana gelen aşınma neticesinde ufalanan tanelerden sadece geriye sert, sağlam ve dayanıklı taneler kalır. Doğal agregalardan en iyi malzemeler derelerden elde edilir. Bunlar temiz, düzgün tanelerden oluşur. Kompasitesi yüksek olduğundan beton dayanımına etkileri fazladır. Bazı akarsu yataklarından çıkarılan malzeme beton agregası olarak o kadar iyi kaliteye sahiptir ki, uygun granülometrik dağılım olarak şartnamelerde istenen derecelenmeyi tam olarak sağlar. Örneğin; Türkiye’nin Karadeniz yöresindeki akarsuların çoğunun yatakları, mansaba doğru yaklaştıkça bu derecelenmeyi verir. b) Deniz Agregası : Deniz ve göllerden elde edilen agregaların içinde tuz bulunduğu gibi su canlılarının kabukları da bulunmaktadır. Bunlar tekdüze taneli genellikle ince malzemelerdir. Tuzların agrega veya harç içerisinde aşırı miktarda bulunması çatlamaya ve parçalanmaya neden olur. Deniz kenarlarındaki midye, istiridye kabukları bazı durumlarda sorunlar çıkarırlar. Bunlar agreganın yerleşmesini güçleştirir, dona dayanıklılığını düşürür, bazen de düşük dayanımlı taneler oluştururlar. Deniz ve göllerden elde edilen agregalar istenmeyen maddelerden arındırıldıktan sonra beton üretiminde kullanılabilirler. Arındırma işlemi ayrı bir harcama getireceği için ekonomik değildir. c)Teras Agregası : Yamaç birikintileri dik ve yüksek yamaçlardan kayan ve kopan kaya parçalarının dipte birikmesiyle meydana gelir. Bu tip agregada, derecelenme pek iyi olmaz, agrega şeklen köşeli tane yapısı gösterir. Kırma ve eleme işlemlerinden sonra beton agregası olarak kullanılabilir. Rüzgarların sürüklemesi sonucunda meydana gelmiş birikinti malzemesi çok ince kum tanelerinden oluşmuştur. Normalde rüzgarın şiddetli aşındırma etkisiyle az dayanıklı parçalar ayrılmış olduğundan genellikle kuvartz taneciklerinden oluşmaktadır. Betonda tek başına veya tane çapı dağılımında ince malzeme eksikliği gösteren agregaya karıştırılarak kullanılır. Betonda yalnız başına ince agrega olarak kullanıldığında karışımdaki yüzdesine çok dikkat edilmelidir. Miktarın gerekenden az veya çok oluşu, çok kötü neticeler verebilir. Yapay Agregalar : Yapay agregaların bir diğer adı da sanayi ürünü agregalarıdır. İkinci bir işlem sonucu beton yapımında kullanılır hale getirilebilir. Bunlar yüksek fırın curufu, uçucu kül veya yüksek fırın curuf kumu sanayi ürünü olan kırılmış veya kırılmamış yoğun yapılı agregalardır. Yapısal, fiziksel ve şekilsel değişiklikler gösterir. Özel amaçlar için ihtiyaç duyulduklarından, kullanılma yerleri sınırlıdır. Genel olarak yapay agregalar gözenekli bir yapıya sahip olduklarından ses ve ısı yalıtımı ile hacimleri bölme amacıyla üretilen betonlarda kullanılır. Bu agregalar arasında kırılmış kiremit veya tuğla, rende talaşı, hızar talaşı vb. sayılabilir. İyi kalite tuğlaların kırıklarıyla yapılan beton yangına karşı dayanıklı olur [2]. 2.1.2.2. Birim Ağırlıklarına Göre Agregalar Hafif Agregalar : Betonun birim ağırlığını azaltmak, betona ses ve ısı yalıtım özelliği kazandırmak için veya atık maddeleri değerlendirmek amacıyla kullanılan agregalardır. Genellikle gözenekli bir yapıya sahiptirler, su emmeleri ve boşluk oranları yüksektir. Basınç, çarpma ve aşıma dayanımı oldukça düşüktür. Birim ağırlıkları 2000 kg/m3’den küçük olan agregalardır. Doğadan doğrudan elde edilebildiği gibi dolaylı olarak da elde edilmeleri mümkündür. Bu agregalar sünger taşı (ponza, bims), volkan tüfleri, diyatomit, yüksek fırın curufu, hızar talaşı, rende talaşı ve genleştirilmiş kil, perlit, şist vb. isimler altında sıralanmaktadır. Hafif agrega betonu normal agrega betonundan daha pahalıya mal olmaktadır. Çünkü karışımın hazırlanmasında daha fazla çimentoya ihtiyaç duyulmaktadır. Betonun dökülmesinde de özel itina gerekmektedir. Ağır Agregalar :Bunlar ağır beton elde etmek için kullanılır. Birim ağırlıkları 3200 kg/m3’ den büyüktür. Genel olarak nükleer santral ve (Stratejik Askeri) özellik taşıyan inşaatların betonlarında kullanılır. Doğal ağır agregalardan bazıları basit, manyetit, hematit, limonit vb. Yapay ağır agregalara ise çelik ve demir hurdası gösterilebilir. Ağır agregalarla üretilen betonların karıştırılması, yerleştirilmesi ve sıkıştırılması ayrı bir işçilik ister [2]. 2.1.2.3. Tane Boyutlarına Göre Agregalar Boyutlarına göre, ince agrega (kum), iri agrega (çakıl) ve Tüvenan (karışık) agrega olmak üzere üç sınıfa ayırmak mümkündür [2]. İnce agrega (kum) : İnce agrega doğal kum, kırma kum (ince mıcır) veya bunların karışımından elde edilen ve 4 mm göz açıklıklı kare gözlü elekten geçen agregadır. İnce agrega taneleri sert ve sağlam olmalıdır. İri agrega (çakıl) : Doğal çakıl, kırma taş (iri mıcır) veya bunların karışımından elde edilen ve 4 mm göz açıklıklı kare delikli elek üzerinde kalan agregadır. Tüvenan (karışık) agrega : Doğal agrega ocağından doğrudan doğruya elde edilen elenmemiş ince ve iri agrega kullanılması istenmemektedir. 2.1.2.4.Tane Şekline Göre Agregalar Doğal agrega ocağından çıkan malzemeler genel olarak, yuvarlak, yassı, uzun ve keskin köşelidirler ve bu şekillerine göre sınıflandırılır. Aynı zamanda kırma agregada keskin köşeli agrega grubuna girer. 2.1.2.5. Yüzey Dokusuna Göre Agregalar Agregaları yüzey dokusuna göre düzgün, granüler, prüzlü, kritalli ve petekli olmak üzere beş grubta sınıflandırabilir. 2.1.2.6. Jeolojik Orijinlerine Göre Agregalar Agregalar jeolojik orjinlerine göre, volkanik, tortul ve metamorfik şekilde sınıflandırılır. 2.1.2.7. Mineralojik Yapısına Göre Agregalar Agregalar minerolojik yapılarına göre silis mineralli, karbonat mineralli ve mika mineralli olarak genelleştirilebilir. 2.1.3. Agrega Granülometrisi Agrega yığınındaki taneler çeşitli boyutlardadır. Granülometrik bileşim, agrega numunesinde boyutları belirli sınırlar arasında bulunan tanelerin ne miktarda agrega içinde bulunduğunu ortaya koyar. Bu da agrega üzerinde granülometri deneyi yapılarak bulunur. Agrega granülometrisinin üretilen beton üzerinde büyük etkisi vardır. Granülometri betonun kompasitesini, yoğurma suyu miktarını, dayanım ve dayanıklılığını büyük ölçüde etkiler. Bu nedenle betonda kullanılacak agregaların, özelliği olmayan işlerde kullanılmalarında dahi granülometrik bileşimleri mutlaka belirlenmelidir. Agrega tane boyutunun ayarlanmasında; çimento kumun boşluklarını, kumda çakılın boşluklarını dolduracak şekilde olmalıdır. Beton mukavemetini dolaylı şekilde etkilerken, işlenebilmeyi doğrudan etkilemektedir. Agrega granülometrisi ile beton karışım elemanları ve betonun fiziksel özellikleri arasında şu bağıntılar mevcuttur [2]. Granülometri bileşimi ile su miktarı arasındaki bağıntı :Beton üretiminde kullanılan yoğurma suyu miktarı mukavemet üzerine çok büyük etki yapmaktadır. Belli bir değerden sonra su miktarı arttıkça beton mukavemetinde önemli azalmalar görülür. Betona konulan su öncelikle çimentonun hidratasyonunu sağlar, sonra kum ve çakıl tanelerini ıslatır ve taze betonun kalıba yerleştirilmesini kolaylaştırır. Agrega tanelerini ıslatmak için kullanılan su agreganın granülometrik bileşimine bağlı bulunmaktadır. Agrega tanelerini ıslatmak için kullanılan su miktarını tanelerin boyutu ne olursa olsun aynı kalınlıkta su filmiyle kaplı bulunduğunu kabul edilerek hesaplamak doğru değildir. Taneler irileştikçe daha büyük kuvvetlerin etkisi altında bulunmalarından dolayı daha kalın bir su filmiyle çevrelenmesi gerekir. Tanelerin boyutuna bağlı olarak gerekli su miktarı BOLOMEY tarafından şu eşitlik yardımıyla hesaplanabileceği belirtilmektedir. Burada; W→ Su miktarı (kg) q → İki elek arasındaki (d1 ve d2) agrega miktarı (kg) d1 ve d2 → Alt ve üst elek boyutları (mm) N → Kıvama bağlı katsayı Tablo 1. N katsayısı değerleri
Not: N için yukarıdaki aralıkta kalmak şartıyla agrega irileştikçe büyük değere yakın, agrega inceldikçe küçük değere yakın değerler seçilmelidir. Bu denklem 0,25 mm’den küçük taneler için uygulanmaz. Bu agregalarda 0,23 kadar su kullanılmalıdır. Bu eşitlikle elde edilen su miktarı sadece agrega yüzeyini ıslatacak su miktarıdır. Boşlukları dolduracak su bu miktarın içinde değildir. Agrega için gerekli olan su miktarı incelik modülüne bağlı olarak da hesaplanabilir. İncelik modülü (Im) hesaplanmasında Agrega için su miktarı ise ; E → Su miktarı a → Bir katsayı n → Agregada kullanılan elek sayısı Eşitlik sonucunda su miktarının artığı ortaya çıkacaktır. O halde incelik modülü küçüldükçe karışıma girecek su miktarı artacaktır. Bu da gösterir ki gerek BOLEMEY gerek İNCELİK modülüne göre su miktarı agrega boyutuyla ters orantılıdır [2]. Granülometri bileşimi ile karışımın kompasitesi arasındaki bağıntı; FERET’in yapmış olduğu araştırmaya göre şu sonuçları çıkarmak mümkündür. - Agreganın kompasitesi granülometrik bileşimi değiştirmektedir. Agreganın kompasitesini karışımın bir fonksiyonu olarak almak gerekir. Granülometri bileşimin üniform bir hal alması, diğer bir ifade ile karışımda aynı çapa sahip tanelerin miktarının fazlalaşması kompasitenin azalmasına neden olmaktadır. - Orta kum miktarının artması genel olarak kompasiteyi önemli ölçüde azaltmaktadır. Yapılan deneylerde maksimum kompasite karışımda orta kum bulunmaması durumunda elde edilmiştir. Agregayı meydana getiren tanelerin boyutu ne kadar büyük ise kompasite o kadar büyük değer almaktadır. Agrega kompasitesi üzerine etki yapan önemli bir faktör tanelerin şeklidir. Yuvarlak taneli karışımların kompasitesi, köşeli taneli karışımların kompasitelerinden büyüktür [2]. Granülometri bileşimi ile işlenebilme özelliği arasındaki bağıntı; Betonda aranılan önemli özelliklerden biride işlenebilme özelliğidir. Bu özelliğe sahip olmasında, o betonun yapımında kullanılan agreganın granülometri bileşiminin rolü büyüktür. Düşük dozajlı betonlarda işlenebilmenin sağlanabilmesi için 0,25 mm’den küçük tanelerin bulunmasında büyük yararlar vardır. Yüksek dozajlı betonlarda ise bu ince agregaya gerek yoktur. Amaç betonun işlenebilirliğinin sağlanmasıdır. Düşük dozajlı betonlarda ekonomik bir beton elde edebilmek için çimento hamurunun boşluk doldurmada yetersiz kaldığı yerlerde 0,25 mm’den küçük kum, taş unu, mermer tozu ve uçucu kül kullanılması yoluna gitmekte büyük yarar vardır. Granülometrik bileşim bakımından işlenebilme özelliğine etki yapan önemli bir faktör agreganın en büyük tane boyutu D’nin değeridir. D değerinin artması işlenebilirlik özelliğinin azalmasına sebep olabilir. İşlenebilirlik özelliği yapı şartlarına bağlıdır. Bu sebepten dolayı D’nin değerleri yapı şartları ve yapı türleri göz önüne alınarak seçilmelidir [2]. 2.1.3.1. Granülometrinin Belirlenmesi Bir agrega içindeki tanelerin büyüklüklerine göre kısımlara nasıl dağıldığı, her kısımda ne oranda malzeme bulunduğu deneysel olarak belirli miktardaki agrega çeşitli eleklerden elenerek belirlenir. Deneylerin yapılabilmesi için ayırım yapmaya uygun göz açıklığına sahip elek takımları gerekir. En büyük göz açıklığına sahip elek en üste gelecek şekilde üst üste yerleştirilir. Agrega örneği en üstteki eleğe dökülerek elendiğinde taneler büyüklüklerine göre çeşitli eleklere takılır kalır. Elek üstünde kalan agrega miktarı tartılarak toplam agrega miktarına oranı hesaplanabilir. Tane boyutlarına göre yapılan bu sınıflandırma ve adlandırma şu şekilde gösterilebilir. Tablo 2. Agrega Tane boyutlarına göre sınıflandırma.
Normal beton agregaları 60 mikrondan 31,5 mm’ye kadar olan taneleri içerir. Özel kütle betonlarında (baraj, yol vb.) daha büyük çaplı tanelerde kullanılmaktadır. Beton agrega granülometrisinin düzenlenerek sınırlandırılması şu amaçlara yöneliktir. a) Maksimum kompasite sağlamak Agrega düzenlenmesi sonucunda taneler arasındaki boşluklar minimuma indirilerek en yüksek doluluk oranı sağlanmış olur. Böylece çok küçük çaptaki boşlukları daha az çimento hamuru ile doldurmak mümkün olur. b) En az su miktarı ile kalıba iyi yerleştirilebilecek kıvamı sağlamak Agreganın özgül yüzey alanı küçüldükçe bu yüzeyleri ıslatmak için daha az suya ve bağlamak içinde daha az çimento hamuruna ihtiyaç duyulacaktır. c) Taze betonda ayrışmayı önlemek ve yapışkanlığı sağlamak Ayrışmayı önlemek için granülometri ayarlarken, agrega içerisinde yeteri kadar orta ve ince büyüklükte malzeme kalacak şekilde düzenleme yapılır. Agrega içinde en küçük tane boyutu çok büyük olursa taneler arası boşlukların boyutu da oldukça büyük olur. Çimento harcı bu boşluklardan geçerek kütleden ayrılır. d) Taze betonun iyi ve kolay yerleşmesini sağlamak e) Taze betonda terlemenin azalmasını sağlamak Taze beton kalıba yerleştirilince ağır olan agrega taneleri yavaş yavaş dibe oturur. Oturma sırasında karma suyunun bir kısmı dengeyi sağlamak üzere yüzeye doğru hareket ederek betonun yüzeyinde ince bir su tabakası meydana getirir. Terlemeyi önlemek için granülometri düzenlemesi yapılırken agrega içerisinde yeteri miktarda ince tane kalacak şekilde düzenleme yapılırsa ince taneler yukarı doğru hareket eden bu suyu yüzeylerinde tutarak terlemeyi önlerler. Bu hususlara uyulmadığı takdirde; · İşlenebilmeyi sağlamak için gerekli olan su miktarı artar. Dolayısıyla su/çimento oranı artarak dayanım ve dayanıklılık yönünden zayıf bir beton ortaya çıkar. · Maksimum kompasiteyi sağlamak güçleşir ve boşluklu bir beton meydana gelir. Bunun sonucunda ekonomik olarak pahalı bir üretim ortaya çıkar. · Ayrışma kolaylaşır ve kohezyonu zayıf bir beton ortaya çıkar. · Terleme dediğimiz olay ortaya çıkar ve sonuç olarak zayıf geçirgenliği ve porozitesi yüksek dayanıksız bir beton ortaya çıkar. 2.1.3.2. Granülometri Eğrileri Karışık agregaların granülometri eğrileri sürekli ve kesik olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. a) Sürekli Granülometri Eğrileri: Agreganın (0)’dan belirli bir büyüklüğe kadar bütün taneleri içeren agreganın kümülatif (yığışımlı) % geçeniyle elde edilen sürekli eğridir. TS 706’da belirtildiği gibi şekil 3, şekil 4, şekil 5 ve şekil 6’de gösterilen 3 numaralı bölgeye düşecek tane dağılımları uygun bölge olduğu için kabul edilmelidir. Agrega eğrisi x eksenine yakınsa kum oranı fazla, y eksenine yakınsa çakıl oranı fazladır. Eğer eğri köşegenden köşegene doğru bir eğri oluşturuyorsa ince ve iri agrega oranı birbirine yakın ve uygun olduğu söylenebilir. Genel olarak iri agreganın % 50’nin üstünde, ince agreganın ise % 50’nin altında olması arzu edilir. Şekilde görülen A, B, C eğrileri sürekli granülometri sınır eğrileridir [2, 4]. Agrega granülometrisinin A ile C eğrisi arasında olması istenir. A ile B eğrisi arasındaki 3. bölge, B ile C eğrisi arası 4. bölge kullanılabilir bölge adını alır. A ile C eğrisi dışındaki 1 ve 5 nolu bölgelere düşen granülometri eğrilerine sahip alanda ki agregalar kesinlikle beton yapımında kullanılmamalıdır. BS 12 beton dayanım sınıfına kadar, beton yapımında doğal karışık agrega kullanılabilir. b) Kesik Granülometri Eğrisi : Orta büyüklüklerdeki taneleri içermeyen kesikli granülometri eğrileri, alt sınırı oluşturan U eğrisi ile A eğrisi arasında bulunmalıdır. Kesikli granülometri elde etmek için en az iki tane sınıfı karıştırılmalıdır. Maksimum tane boyutu 32 mm’ye kadar olan kesikli granülometrili hazır karışık agrega BS 25’den küçük olan betonlar için kullanılabilir[2, 4]. Agreganın en büyük tane boyutu TS 802’ye göre; en dar kesitin kalıp genişliğinin 1/5’inden, döşeme derinliğinin 1/3’ünden, donatılı betonda en küçük donatı aralığının 3/4’ünden küçük seçilmelidir [5]. Şekil 3. Maksimum tane büyüklüğü 8,0 mm olan karışık agrega granülometri eğrileri. Şekil 4. Maksimum tane büyüklüğü 16 mm olan karışık agrega granülometri eğrileri. Şekil 5. Maksimum tane büyüklüğü 32 mm olan karışık agrega granülometri eğrileri. Şekil 6. Maksimum tane büyüklüğü 63 mm olan karışık agrega granülometri eğrileri. 2.1.4. Agrega Yüzey Şekli ve Biçimi Agrega tanelerinin şekli olabildiğince yuvarlak (küresel, kübik) olmalıdır. Doğal agregalar oluşumları gereği dış tesirlerin etkisi ile yuvarlaklaşmışlardır. Tanenin en büyük boyutunun en küçük boyutuna oranı 3’ten büyük olan tanelere şekilce kusurlu taneler denir. Şekilce kusurlu taneler (yassı veya uzun) oranı, 8mm tane büyüklüğündeki agrega içinde ağırlıkça % 50 den fazla olmamalıdır. Kusurlu tanelerin önemli etkisi agrega yığınının boşluklu olması ve bu boşluğun çimento hamuru ile doldurulamamasıdır. Sonuçta taşıyıcı iskeleti sağlam olmayan bir yapı meydana gelir. Yuvarlak doğal agreganın yığın olarak yerleşmesi geometrik yapısı gereği daha kolay olup, özgül yüzeyi de (kırma agregaya göre) daha küçük olduğundan dolayı işlenebilirlik için az su gerektirir. Kırma agregalar köşeli, kenarlı ve yüzeyleri pürüzlüdür. Kırma agregalar konkasörlerin ayarsızlığına bağlı olarak yassı ve çivi türü biçimsiz taneler içerirler. Bunun mahsuru ise betonun yerleşmesi sırasında işlenebilirliğin güçleşmesidir. İşlenebilirliği sağlamak için daha çok su gerekecektir. Kaliteli beton yapımında kusurlu tanelerin hiç bulunmaması arzu edilir. Dokunun camsı, parlak oluşu agreganın çimento ile aderansını büyük ölçüde etkiler. Agrega yüzeyinde kapiler su emmenin meydana gelmesi aderansı kuvvetlendirir [2]. 2.1.5. Agregada Bulunabilecek Zararlı Madde ve Taneler Agrega içinde bulunabilen zararlı maddelerin bir kısmı bağlayıcı maddenin ayrışmasına veya genişlemesine neden olur. Betonun parçalanmasına yol açar. Bir kısmı da agrega ile çimento hamuru arasında kuvvetli bir aderansın oluşmasına engel olur ve beton dayanımı düşer. Şeker vb. maddeler betonun prizini geciktirici etki yapar. Nitrat gibi tuzlar donatının korozyonuna yol açan olumsuz etkiler meydana getirebilir. Agregalarda Organik Maddelerin Bulunması Organik maddeler zayıf asit karakterindedirler. Agrega içerisindeki bitki artıkları ve humus gibi bazı organik maddeler çimentonun hidratasyon reaksiyonuna etki eden organik asitleri içerirler. Bunun yanında agrega içerisinde sülfat, klorit, karbonat ve fosfat tuzları gibi maddelerde değişik formlarda bulunabilirler. Agregalarda organik madde içeriği basit bir asit-baz reaksiyonu ile denetlenir. Düşük konsantrasyonlu %3’lük NaOH eriyiği ile karıştırılan agrega, eriyik rengini 24 saat içinde değiştirir. Bir süre sonra eriyiğin aldığı renge göre şu sonuçlar çıkartılır. Tablo 3. NaOH Eriyiği İle Karıştırılan Agrega Kullanım Durumu
Organik maddelerin zararlı etkisi; organik maddelerin hidrofob (suyu iten) olması ve çimentoda hidrote kristallerin oluşmasına engel olması ile meydana gelir. Bu etkiler; · Beton dayanımının çok fazla düşmesine neden olur. · Sertleşmesine zarar verir ve mukavemetinde azalmalar olur. · Agregalarda organik maddelerin fazla miktarda olması betonun prizini geçiktirir. · Çiçeklenmeye ve korozyona neden olabilir. Organik kökenli maddelerin yoğunluğu, mineral kökenli agrega tanelerinin yoğunluğundan genellikle daha düşük olur. Yoğunluğu 2.00 kg/dm3 olan sıvılarda yüzdürülerek bulunan taneli organik madde miktarı ağırlıkça % 0,5 den fazla olmamalıdır. Sonuçlar TS 3528/1980 de öngörülen limitlerle karşılaştırılmalıdır [2]. Agregalarda Kil ve Siltin Bulunması Yıkanabilir maddeler agrega içinde ince halde dağılmış veya topaklar halinde veya agrega tanelerine yapışık olarak bulunabilirler. Bu maddeler genellikle kil, silt ve çok ince taş unudur. TS 3527’ye göre 63 mikron (200 nolu) elek üstünde yıkama metoduyla yapılan test sonucuna göre maksimum aşağıdaki limitler içinde bulunmalıdır. Tablo 4. Agregalarda Kil ve Siltin Bulunma limitleri
Bu limitlerin üzerindeki kil ve silt bulunan agregalar kesinlikle kullanılmamalıdır. TS 3527’ye göre 0,05-0,005 mm irilikteki malzeme silt, 0,005 mm’den küçük malzeme de kil olarak adlandırılırlar. Koloidal yapılı kil, silt ve taşunu tanelerinin fazla miktarda bulunması betona şu yönlerden zararlıdır. · İri agrega ve çimento hamuru arasındaki aderansı zayıflatırlar. · Agreganın özgül yüzey miktarını artırırlar. Bunun sonucunda beton için gerekli karma suyu miktarı artar. (su/çimento oranı büyür.) Dolayısıyla dayanıklılık ve dayanım yönünden zayıf bir beton elde edilir. · Kil ve siltin önemli özelliklerinden biride su tutma (emme) kabiliyetlerinin olmasıdır. Su emme sonucunda hacim genişlemesine neden olur ve büzülmelerin meydana getireceği gerilmeler oluşur. · Çimento ile reaksiyona girerek aderansı önler, hidratasyonu ve prizi geciktirir. Bunun yanında kil, mil ve silt oranının az miktarları betonun işlenebilirliğini ve su geçirmezliğini arttırırlar. Olumsuz etkileri nedeniyle mümkün olduğu kadar az bulunmaları tercih edilir. Beton agregası içerisinde limitler üzerinde ince agrega varsa, agreganın yıkanarak kullanılması zorunluluğu vardır [2, 3]. Agregalarda Sağlam Olmayan Maddelerin Bulunması; Kömür, fosil, linyit taneleri ve hayvan kabukları normal agregaya oranla hafif olurlar. Mekanik dayanım yönünden yetersizdirler ve beton içinde bulunmaları istenmez. Kömür varlığı kükürdün varlığına gösterge sayılabilir. Kükürt ise beton için zararlı sülfat etkisine yol açar. Tablo 5. Sağlam olmayan agrega elemanları ve oranları
Hafif maddelerin miktarı agrega numunesi yoğunluğu 2.0 kg/dm3 olan bir sıvıda yüzdürülerek saptanır. Ancak sıvıyı hazırlamak için kullanılan malzeme çok pahalıdır, bu yüzden gözlemlerle saptanır. Agregada aşırı miktarda bulunursa betonun sağlamlığı etkiler. Betonun yüzeyinde veya yüzeye yakın kısımlarda bulunursa betonun yüzeyinde küçük patlamalara ve lekelerin oluşmasına neden olurlar. Mukavemetleri çok düşüktür, su miktarının azalıp çoğalması ile hacimlerinde büyük değişiklikler olur. Donma çözülme olaylarında kolay parçalanırlar ve çimento için zararlı maddeleri içerirler [2,3]. Sülfatların Varlığı Sülfatların agregalar içinde bulunması bu maddenin çimento ile sülfo-alümünat denilen genişleyen bir tuzun oluşmasına neden olması bakımından zararlıdır. Zamanla büyüyen kristaller şeklinde gelişen bu olay sonucu beton parçalanabilir. Bu bakımdan sülfat (SO3) miktarının ağırlıkça %1 den fazla olmamasına dikkat edilmelidir. 1 dm3 betonda 1,4 gr’dan az olacak şekilde sülfat bulunmasına izin verilebilir. Barit (BaSO4) rutubetli ortamda yapısını değiştirmediğinden, beton agregası olarak kullanılabilir. Agrega- Alkali Reaksiyonu Oluşturan Maddeler Betonlarda içsel korozyon denilen bir hasar türüdür. Bu olay yavaş bir şekilde gelişerek zararlı etkileri beton yapımında bir iki sene sonra ortaya çıkmaktadır. Alkali-agrega reaksiyonun zararlı bir etki yapması bazı koşullara bağlı bulunmaktadır. a)Çimento içindeki alkali oksit miktarı: Çimentodaki alkali oksit (Na2O + 0,658 K2O) % 0,6‘dan büyük ve agregadaki alkalilik reaktivitesine duyarlı opal, riyolit,tridimit ve riyolit tüfleri, dazit ve dazit tüfleri, andozit tüfleri ve fillatlar gibi mineraller bulunuyorsa alkali agrega reaksiyonu ortaya çıkar. b) Çevre şartları: Alkali agrega reaksiyonu, sıcaklığın yaklaşık olarak + 10 ile + 600C arasında bulunduğu durumlarda ve rutubetli ortamda meydana gelmektedir.Çevre şartlarının en önemlisi rutubettir. c) Alkaliye duyarlı agrega tanelerinin bulunması: Agregalar, reaksiyon yapabilen silisli bileşikler içerebilirler. Bu bileşikler, beton boşluk suyunda çözünen alkalihidroksitler ile şiddetli kimyasal reaksiyona girerler. Berrak, yüksek konsantrasyonlu ve yüksek vizkositeli alkali silikat çözeltisi meydana getirirler. Duyarlı agrega bileşenleri bu sırada yumuşar ve çözünür. Agregada böyle bir özellikten kuşku duyulursa TS 3322’de ön görülen “Harç çubuğu” adı verilen deneyler yapılır. Standartlara uygun olarak hazırlanan harç çubuklar 6 ay ve 1 yıl süreyle sabit bağıl nemde ve sıcaklıkta tutulur. Çubukların boy uzaması 6 ayda %0,5 ve 1 yılda %1 den fazla olmamalıdır. Zorunlu olarak kullanılmak zorunda kalınırsa, bağlayıcıya bir miktar puzolanik madde ilave edilmelidir. Puzolan alkali-agrega reaksiyonunu azaltır. Reaksiyon sonunda oluşan jel şişme ve genişleme eğilimindedir. Betonun hacim sabitliğini bozar ve ağ şeklinde sık çatlaklar meydana getirerek hasara neden olur. d)Çeliğe zarar veren maddeler: Donatılı betonda kullanılacak agregalarda, donatının korozyona karşı korunmasını tehlikeye sokan, örneğin Nitrotlar, Molojenürler (Plorürler hariç) gibi tuzlar zararlı miktarda bulunmamalıdır. Ön gerilmeleri beton için kullanılacak agregalarda, suda çözünen klorürler, klor olarak hesaplandığında ağırlıkça % 0,2’den fazla bulunmamalıdır [2]. Yorumlar
(6)
![]() ![]() Yorumu Yazan huseyın kaman , Temmuz 29, 2010
yassılık yuvarlılık deneyınde hangı eleklerden elıyoruz ve kac kg alıyoruz agrega dan lutfen bır cevap yazarsanız
![]() Yorumu Yazan ömer icemer , Ekim 18, 2010
TS 9582 EN 933-3 bu standartta sorunun karşılığını detaylı bulabilirsin
ömer içemer ![]() Yorumu Yazan ömürcan demir , Kasım 27, 2010
Kaç gündür taşlarla ilgili böyle kapsamlı bilgiler arıyordum çok teşekkür ederim.
![]() Yorumu Yazan Rasim , Şubat 26, 2011
ben agregaların tane boyu analizi niçin gereklidir sorusunun cevabını arıyorum. bana yardımcı olabilirmisiniz
![]() Yorumu Yazan MUSTAFA SERHAT KILINÇ , Kasım 21, 2011
karot dan bitüm tayini konusunda TS EN STANDART'ı hakkında bilgi verirseniz sevinirim.TS EN 12697/28'DE var dediler ama ulaşamıyorum.Bitümlü bağlayıcılarda karot'dan bitüm tayininin doğrusu ve standartı nedir. ilgininize teşekkür ederim.
![]() Yorumu Yazan Ercan Dagli , Haziran 10, 2012
Degerli Ünal Bey,
Yapi Malzemesi ders notlari Dogal Taslarin özelliklerini cok iyi bir sekilde tanimliyor, tesekkürler. Kalk Taslarinin icerisinde Bilecik Tasi, Bilecik beji olarak mermer niteliginde sikca kullanilmakta. Acaba bu tas günümüzde Masif Duvar örümünde, yani eskiden oldugu gibi kirma Tas olarak, kullanilmasi mümkünmü? Tasin su emme oraninin tabiki etkisi olacaktir. Beni Bu Bilecik tasi hakkinda yönlendirirseniz sevinirim. Berlin`den Selam ve Saygilarimla. Ercan Dagli |
< Önceki |
---|
Rastgele İçerik
- Bitümlü Sıcak Karışım Deneyleri
- Standart Sıkıştırma (Proktor) Deneyi
- Koni Penetrasyon Deneyi (CPT)
- Agregalarda Granülometri
- Kesme kutusu Deneyi
- Sorgulama, Sorgulama Sayfaları
- ISO 13485:2003 Tıbbi Cihazlarda Kalite Belgesi
- Presiometre Deneyi
- Badoo
- Konsolidasyon ve Konsolidasyon (Odometre) Deneyi
- Agrega
- Agregalarda Aranan Özellikler
- Özgül Ağırlık Hesaplamaları
- Agrega nedir? Çeşitleri ve Özellikleri
- Toprakların Büzülme Faktörlerinin Bulunması